Renkleri Görme ve Fotoğraflama Sanatı

Doğa fotoğrafçılığında, renkleri görme ve fotoğraflama üzerine fotoğrafçılık tüyoları ve Karin Kallas'ın doğa fotoğrafları çekerken nelere dikkat ettiğini anlatan güzel bir paylaşım.

Renkleri görmek ve onları fotoğraflamak zamanla ve pratik yaparak gelişen bir yetenektir. Renklerle çalışmanın doğru ya da yanlış bir yolu olduğu söylenemez fotoğrafçılıkta. Ben bunun oldukça bireysel bir etkinlik olduğu ve etrafınızdaki dünyayı ne biçimde algıladığınızın bu etkinliği şekillendirdiği kanaatindeyim.

Hiç şüphesiz şunu söyleyebilirim ki ben ışığın ve renklerin fotoğrafını çekiyorum, bu iki unsur bir deniz manzarası ya da doğa manzarası fotoğraflarken benim en çok ilgimi çeken unsurlar oluyorlar. Bunu yaparken de günlük hayatın içinde barındırdığı sevimli anları tasvir eden hassas renk paletlerine odaklanıyorum. Renkleri kendi hikâyemi anlatmak ve fotoğraflarımı gören insanlarla iletişim kurmak için kullanıyorum.

Oluşturduğum renk paletlerinin arkasındaki düşünce süreci şu şekilde işliyor:

Genel Anlamda Renklerle Çalışmak

Renklerle çalışırken en çok dikkat ettiğim şeylerden biri renkler arasında bir uyum yakalamak oluyor. Bunun püf noktası ise sıcak-tonlu renkleri yine sıcak-tonlu renklerle bir araya getirmekte. Mesela, eğer farklı mavi renkler kullanıyorsanız, kullandığınız bütün mavilerin, hem sıcak tonlu hem de soğuk tonlu mavilerle değil, yalnız sıcak tonlarla (sıcak maviyle) bir araya gelmesi gerekiyor.

Ben genellikle benzer renkleri kullanarak bir renk paleti oluşturuyorum – bunlar renk tekerinde birbirinin yanında duran ve birbirleriyle uyumlu olan renkler. Ya da tek renkli bir palet oluşturuyorum – bu palet de aynı renk kullanım değerine sahip renklerden oluşuyor, mesela mavinin farklı tonları gibi.

Eğer renk paletime biraz “renk katmak” istersem, o zaman da oluşturduğum paletteki renklerle uyuşacak ve aynı zamanda fotoğrafa şaşırtıcı, canlandırıcı ve ilgi çekici bir etki sağlayacak vurgular eklerim.

Olur da uygun bir vurgu rengi bulamazsam, o zaman da metal renkleri tercih ederim – yani gümüş ya da altın rengini. Gümüşü soğuk-tonlu renklerle, altını da sıcak-tonlu renklerle birleştiririm.

Son olarak yine önemli bir noktadan bahsetmek istiyorum – fotoğraflarımda zıtlıklar oluşturmaktan hoşlanıyorum. Yani karşıt renkleri bir arada kullanıyorum. Burada önemli olan, bir kez daha sıcak-tonlu rengi, başka bir sıcak-tonlu renk ile eşleştirmek. Örneğin, sıcak moru ve sıcak turuncuyu, sıcak mavi ve sıcak sarıyı bir araya getirmek gibi.

Daha az yoğun olan ve daha karanlık tonlara sahip renklerle çalışmayı seviyorum. Bu renkler zengin ve canlı bir görüntü sunuyor, yine de bir araya getirildiklerinde birbirlerini bastırmıyorlar, aksine birbirlerini tamamlayıp bir uyum sergiliyorlar.

Fotoğrafı çerçevelerken de oluşturduğum renk paletine başvuruyorum. Bunu yaparken, yalnızca morumsu renkler kullanmanın sıkıcı olacağını düşünüp fotoğrafı, onu ilgi çekici hale getirebilecek bir turuncu tonuyla çerçeveliyorum.

Fotoğrafçılıkta Renklerle Çalışma

Her şey kompozisyonda bitiyor. Bir seçim yapıyorum – renklere mi yoksa dokuya mı odaklanacağım? Buna karar veriyorum. Eğer dokuya odaklanmayı seçersem, o halde büyük ihtimalle renk paletimi oldukça yalın tutuyorum, genelde tek renkle çalışıyorum. Peki neden? Çünkü eğer konsantrasyonum dokular üzerineyse, zaten çok yoğun bir manzara ile çalışıyorum demektir. Yani bu durumda bir de renkleri yoğun tutmanın bir faydası olmaz, aksi halde odağımı kaybedebilirim.

Diğer yandan, eğer renklere odaklanmayı seçtiysem, o halde dokulara mesafeli dururum. Aynı sebepten, yani yoğun görüntülerden sakınmak için yaparım bunu. Önünüzde çok fazla şey olduğunda, hikâyenizi açık bir şekilde anlatmak zorlaşır, ayrıca fotoğrafı gören kişinin de görüntüleri yakalaması zor olur.

Fotoğraf kompozisyonuna başlamadan önce, yarım saat içinde ortaya çıkabilecek muhtemel kompozisyonlar için gözlem ve inceleme yaparım. Mesela, gün batımının görüntüsü değişir, eğer sıradaki görüntünün nasıl olacağını tahmin ederseniz (örneğin, yarım saat içinde nasıl olacağını), o halde bazen daha iyi renk kombinasyonlarını beklemek iyi fikir olabilir.

Canlı Görüntüleri Nasıl Fotoğraflarız?

Görüntüyü oluştururken en çok manzaranın en ilginç noktasına (renk yönünden) odaklanırım. Genelde, renklerin (ve dokuların) estetik olarak en hoş göründüğü yer gökyüzünün bir kısmıdır. Ayrıca suyun üzerindeki doğal renk değişimlerine ve yansımalara da odaklanırım. 

Doğada fotoğraf çekerken renkleri kendiniz seçemiyorsunuz gibi görünebilir, evet, bir bakıma doğru fakat siz fotoğrafınızda görünecek, kompozisyonunuzu oluşturacak renkleri seçebilirsiniz. Bu şu demek, fotoğrafa istediğiniz her şeyi dahil edebilir, ya da istemediğiniz her şeyi fotoğrafınızın dışında bırakabilirsiniz ve buna renkler de dahildir. Kulağa zor geliyor olabilir, fakat fotoğraf üzerinde ne kadar çok çalışırsanız, fotoğrafınız o derece iyi hale gelecektir! Muhteşem bir fotoğraf çekmenin püf noktası da budur!

Fotoğrafta olmasını istemediğiniz şeyleri / renkleri nasıl dışarıda bırakırsınız?

Manzara fotoğrafçılığında, yazılı olmayan bir kural vardır ki bu kural şudur: “geniş açılı lensler kullanmanız gerek.” Böyle bir lens bütün manzarayı yakalamayı sağlayacak kadar geniştir ve manzara fotoğrafçılığında bu gerçekten muhteşem bir şeydir. Fakat geniş lenslerle ilgili sorun şudur ki böyle lensler kullandığınız zaman fotoğrafınızda neyin olup neyin olmayacağı konusunda pek de kontrol sahibi olamazsınız.

Geniş açılı lensler kullanmak yerine, ben zoom-objektif ya da tele-objektif lens kullanıyorum. Bu tür lensler bütün manzaranın hangi kısmını fotoğraflayacağımı seçmek konusunda bana yardımcı oluyor. Özellikle gün batımlarında bu lensler çok işime yarıyor, çünkü böylece manzaranın en renkli kısmına yakınlaşıp oraya konsantre olabiliyorum. Çalışmak istediğim renkleri seçip fotoğrafımda olmasını istemediğim renkleri hariç bırakabiliyorum. Örnek vermek gerekirse, benim fotoğraflarımda nadiren yeşil renkler görürsünüz – yeşil benim renk paletime dâhil etmeyi seçmediğim bir renk. Kişisel tercih meselesi.

“Ben ışığı ve renkleri fotoğraflıyorum."

Estetik olarak en güzel çerçeveyi seçtiğimde (kameramı doğrultacağım yer) bunun yeterli olup olmadığına ya da bu çerçeveye biraz renk katıp katmamam gerektiğine karar vermeye çalışıyorum. Örneğin şunu soruyorum: Bir vurgu rengi eklemem gerekir mi? Bu durumda, zaten çevremdekileri gözlemlemiş oluyorum ve etrafta ön planda dikkat çekmek için kullanabileceğim sarı çiçekler olduğunu biliyorum. Böylece sarı benim vurgu rengim oluyor. Ya da daha da dikkat çekici bir şey eklemek istiyorsam, bu sefer metalik renkler tercih ediyorum – ışığın üzerinde titreştiği deniz, altın renginde batan güneş, ay ya da metalik bir görüntü sunarak yansıyan diğer vurgulu renkler…

Altın vurgular tek renkli renk paletlerine her zaman renk katar.

Niyetim bir uyum yakalamak olduğu için genelde aynı görüntüye çok fazla renk eklemem. Ne kadar az, o kadar iyi.

Peki diyelim ki gün batımı çok renkli ve benim de zoom-objektif lenslerim yok, o zaman ne olacak? Bu durumda benim önerim fotoğrafı, renkli kısmı daha sıcak tonlu objelerle dengeleyeceğiniz şekilde çekmek olacaktır. Mesela çekim açısıyla oynayabilir, karartılar ekleyebilirsiniz. Daha az renkli unsurlar görüntüyü dengeleyecek ve fotoğraflamayı kolaylaştıracaktır.

 

Çok renkli bir manzarada kompozisyonu dengelemek için yapabileceğiniz bir şey de bu renkliliği bulanık bir arka plan olarak kullanmak ya da fotoğrafınızı, kompozisyonunuza tek renkli objeler ekleyerek oluşturmaktır; bunlar görüntünün çok renkli kısmını dengeleyen yöntemlerdir.

 Yoğunluk ve Zenginlikleri Bozmadan Renkleri Nasıl Yakalarız?

Gün batımı gibi, ışığın ve aynı zamanda gölgelerin yetersiz olduğu durumlarla karşılaşabiliriz. Bu durumda vurguları karıştırıp öne çıkarmak daha kolay oluyor, öyle ki güzel sarı bulutlar böylece tamamen beyaz görünecektir.

Bu durumlarda ben fotoğraflarımı az pozlama ile çekiyorum, böylece fotoğrafın en aydınlık kısmındaki rengi kaybetmediğimden emin oluyorum. Bu sayede sarı her zaman sarı kalıyor, beyaz görünmüyor.

Az pozlama kullanmazsam eğer, fotoğraftaki aydınlık sarı/turuncu kısımlar renk bilgilerini kaybeder ve beyaz görünürler. Az pozlama ile bütün renkleri koruyabilecek kadar veri toplayabilirim.

Tüyo: Fotoğraflarınızı Raw çekin! Raw dosyaları çok fazla bilgi kaydeder ve az pozlama ile çektiğiniz fotoğrafları düzenlemeye başladığınızda kötü bir sonuç almadan bütün renkleri geri getirebilmek konusunda sorun yaşamazsınız.

Bazı zamanlar da havanın karardığı anlara denk gelirsiniz, renkleri kendi gözlerinizle görebilseniz de bunu yapmak kameranız için zorlaşmış olabilir. Her ne kadar uzun pozlama tekniğini kullanmak için doğru zaman ve doğru yöntem gerekse de, bu gibi bir durumda önerim bu tekniğini kullanmanızdır. 

Biraz daha uzun süre pozlama yaptığımda kameramın bütün güzel ışıkları, renkleri ve yansımaları yakalamak için bir sürü zamanı olduğundan emin oluyorum.

Uzun pozlama anın içindeki bütün güzel ışıkları ve renkleri yakalamak için kameranıza gereken zamanı sağlar. Işığın az olduğu zamanlarda kullanılacak mükemmel bir yöntemdir.

Düzenleme yaparken amacım renkleri değiştirmek değil, doğanın kendi renklerine saygıyla yaklaşmaktır. Eğer ufak bir dokunuşa ihtiyaçları varsa, onlara hafif bir ton ya da karşıtlık ekleyip parlamalarını sağlarım.

Ben bütün fotoğraflarımı Adobe Lightroom Classic ve Photoshop 2021 programlarını kullanarak düzenliyorum.

Renkleri görme ve fotoğraflama sanatı adlı bu yazı, fotoğrafçı Karin Kallas tarafından yazılıp, Entlovin.com adına izin alınarak, Gözde TÜRKER tarafından Türkçeye çevrilmiştir. 

 Orijinal Yazı  

 Karin Kallas Instagram Hesabı

Paylaş :